[ad_1]
Tristan da Cunha adası, Güney Afrika’ya 2.800 kilometre, Güney Amerika’ya ise 3.200 kilometre uzaklıkta yer alır ve dünyanın en uzak yerleşim yerlerinden biridir. İngiltere’ye bağlı olan bu ada, sadece 241 kişilik bir nüfusa ev sahipliği yapar ve aktif bir volkana sahiptir. Adada 1 okul, 1 hastane, 1 postane, 1 müze, 1 bar, 1 pastane ve 1 yüzme havuzu gibi sosyal tesisler bulunur.
Tristan da Cunha adası, 207 kilometre karelik bir alana sahiptir ve İngilizce konuşulur. Ada, İngiltere’nin bir sömürgesi olarak yönetilir. Adaya ulaşmak oldukça zordur çünkü sadece yılda 10 sefer düzenlenen gemi seferleri ile Cape Town ve Namibya’dan ulaşım sağlanır. Seyahat hava koşullarına bağlı olarak 6 gün sürebilir ve bilet fiyatları 800-1500 dolar arasında değişebilir.
Tristan da Cunha adasında herhangi bir güvenlik birimi bulunmaz ve suç işleyenler ya da uyarılması gerekenler kilise papazı tarafından nasihat alırlar. Ada halkı, 1961’deki volkan patlamasının ardından kısa bir süre İngiltere’ye gitmiş ancak 1963’te geri dönmüştür. 2001 yılında ise adayı vuran tropikal siklon nedeniyle İngiltere acil durum ilan etmiş ve yardım sağlamıştır.
Tristan da Cunha’da penguen ve albatros gibi kuş türlerinin yanı sıra otomobil, arazi araçları ve midibüsler de kullanılır. Ülkede 1 doktor bulunan sağlık hizmetleri hükümet tarafından sağlanır ve Camogli Sağlık Merkezi adada hizmet vermektedir. Ada halkı, futbol, kriket ve beyzbol gibi sporlara ilgi gösterirken, ülke ilk milli maçını 1940 yılında Norveç bandıralı bir gemi mürettebatına karşı yapmıştır.
[ad_2]
KAYNAK
Ankara Üniversitesi Beypazarı Meslek Yüksekokulu Turizm ve Otel İşletmeciliği Programı mezunu olan Sultan Topal, Avrupa’nın renkli şehirlerinden Türkiye’nin otantik kasabalarına kadar geniş bir yelpazede gezi içerikleri üretiyor. Özellikle yerel pazarlar, el sanatları ve geleneksel tatlar üzerine odaklanarak okuyucularına benzersiz deneyimler sunuyor. Türkiye’nin Ege ve Akdeniz sahillerinde, Avrupa’da ise İspanya ve Portekiz’de gizli kalmış yerleri keşfetmeyi seviyor. Seyahatlerinde hem kültürel zenginlikleri hem de doğal güzellikleri bir arada sunmaya özen gösteriyor.